Başlangıç

Tanrının ruhundan üflemesiyle kalp atmaya başlıyor. Bu bir başlangıç yani kendi olmaya aday bireyin yolculuğunun başlaması. Nereden başlangıç yapsam diye düşünürken asıl başlamamız gereken yerin kendimiz olduğuna karar verdim. Asıl hedef noktamız neden bu olmalı? Çünkü Tanrının kutsal kitaplarda yer alan kelamına baktığımızda bir insan için başlangıcın bu olduğunu görmek mümkün. Aslında kendi ruhumdan üfledim derken bir olandan ayrılan ruhun bedenlenmesiyle eylem başlıyor. Öyleyse Tanrı kendi yaratma bilgisinden bireye kodluyor. Bu bilgi kişinin kendi olabilmesine dair ne varsa kapsıyor. Tanrısallık bilgisinin kodlanmasıyla başlayan doğum bir başlangıç. Ve ben de başlangıca dönüp kendimize yeniden eşlik etmenin bizi bize döndüreceğini düşünüyorum. Peki nedir? Bizi bize döndürmek. 21. yüzyılın en önemli sorunlarından birinin insanın yaşadığı düşünce bunalımları olduğunu söylemek mümkün. Çünkü çoğu zaman nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. Eğer başlangıcı kendimize döndürürsek bir çalışma alanı elde ederiz. Doğumla ölüm arasında bize verilmiş olan tanrısallık bilgisini hatırlamaya başladığımızda bir farkındalık kazanmışız demektir. Bu yazıya Tanrı kavramıyla başlamamanın sebebi ilk neden sorgulaması. Yani her şeyin ilk nedeninin sorgulaması. Çünkü aslında baktığımızda varoluş kapsamında ilk neden sorgulaması yaptığımızda başlangıca gideriz. Ben de yokken varoluşa geçişin anlamını sorgulamaya çalıştığımda kendi varlığımın öncesine baktığımızda ulaştığım ilk neden tartışmasında her şeyin bir ilk nedenine ve bu ilk nedenin de Tanrı kavramına ulaştığını gördüm.

Kendilik kavramına baktığımda insan için kendi olmanın yollarından birinin ilk neden sorgusundan geçtiğini deneyimledim. Böyle olduğunda kişi birçok okuma yapıyor ve çok sayıda kavram ve bilgiye ulaşıyor. Bu bilgileri harmanlamaya başladığımızda kendimizle yaptığımız konuşmalar esnasında hepimizde var olan yaratıcı bilgiyi yaratıcılığa dönüştürme şansımız olabilir. İlk neden sorgusu sırasında ilk doğum kavramına ve ölüm kavramına gidebiliriz. Başlangıcı olan her şey içinde bir sonu barındırır mı? diye düşünürken sadece Tanrı sonsuzdur cümlesini kurmak mümkün. O halde onun ruhuna giydirilen bu beden sonlu olmalı diye düşünebilirsiniz. Çünkü Tanrı ve insan kavramları tartışılırken mutlaka ulaşabileceğimiz konulardan olan sonluluk ve sonsuzluk kavramları bizi meşgul edecektir. Tanrının ruhundan bir parçayı taşıdığımız düşünülürse içimizde Tanrıya ait bilgileri yani tanrısallık taşıyor olabiliriz. Bunu hatırladığımız an içimizdeki Tanrı var olmaya başlıyor.  Kişi doğumla kendisine verilen ruhun Tanrının parçası olarak bilgi kaynağı olarak verildiğini Tanrının kendinde olandan bize de verdiğini bilmiyor hatırlamıyor çoğu zaman. Bunu hatırlamayınca da benlik bütünlüğü sağlanamıyor. Doğumla ölüm arasına gizlenmiş olan bu bilgiyi hatırlayan insan ölümle bir ölümsüzlük duygusu hissedebilir. Çünkü ruhun ölümsüzlüğü ile karşılaşır. Her tohum bir başlangıçtır, çimlenir yeni başlangıçlar yapar, yaprak açar mesela dallanır, sonra çiçek açar, başlangıç yapar, meyve verir yeni bir başlangıç, sonra bir sonla yeniden başa döner. Yıllarca böyle yaşar. Tanrı attığı tohumla evreni yarattı başlangıç yaptı. Kendilik sorgusu insan için böyle başladı. Bir olandan çoğul olana geçiş yaşandı. Aslında ilk neden sorgusu insanı kendine getirebilir. Her anlamda kendini yeniden var etmeye aday olan insan bu sorgu ile varoluşunu yeniden tasarlayabilir. Bir farkındalık yaşaması onu bu sorguya itebilir. Ben de bu ilk yazımda başlangıç konusuna değinip bazen bizi zora sokan nereden başlasam nasıl başlayabilirim sorgusuna değinmek istedim. Her şeyin bir ilk nedeninin olması yani arkesinin bulunması bizi yaşam yolculuğumuzda kendimizle çalışacağımız alanlara taşıyabilir. Öyleyse niye başlamayalım bizden bir tane var. Kendimizi kendimizden yeniden var etme gücü başlangıçta bize kodlanmış durumda. İhtiyacımız olan şey hatırlamak ve başlamak. Bir başlangıca ne dersiniz? 

 

 

 

Tepkiniz Nedir ?

like
0
dislike
0
love
0
funny
0
angry
0
sad
0
wow
0